26 Mayıs 2014 Pazartesi

Gözünden Tanırım Dertli Adamı

    Sezai Karakoç "yalnızlıktan ikinci bir kişi oluştu içimde" demişti. Ben çok unutuyorum her şeyi aslında. Doğuştan alzaymır var sende demişti bir arkadaşım. Ama bazı şeyleri unutamıyorum. Bunlar böyle aşk meşk mevzuları değil ha. Çok önemsiz şeyler, aslında kimsenin hatırlamak istemediği şeyler. Mesela bir ara küçükken bizi sürekli korkutan bir abi vardı, iri yarı dev gibi bir abi,esmer kavruk bir şey. Onun bir ayakkabısı vardı siyah,uzun pas parlak bir ayakkabıydı, onu hatırlıyorum misal. Şey var bir de, hastaneye gitmiştim geçen sene. İlk defa hastaneye gittim herhalde hayatımda.Orada danışman bir kız vardı, beni görür görmez gülmeye başladı,aslında sosyal hayatta çok soğuk birisiyimdir yabancılara karşı. Neden güldüğünü anlamadım,yaklaşıp yanına sordum:
-"Neden gülüyorsunuz hanımefendi, bir şey mi oldu?"
+"Çok özür dilerim size gülmüyorum" dedi.

Dedi ama gülmeye devam etti. Bunları unutmuyorum, saçma sapan şeyler ama belki elli yıl sonra bile o kadının neden bana güldüğünü düşünebilirim.

   Ben gal ü beladan beri iki çift muhabbete hasretim. Bir güzel sözün kölesi olmaya razıyım lakin insanlar bunu çok görüyorlar,bir merhabayı esirgiyorlar birbirlerinden ve benden. Bir gün beyaz bayrak çekecek dünya -biliyorum- bu asırlık acılar karşısında.
   Tıpta karşılığı vardır elbet tüm bu yaşananların. Ne Felsefe ne de Kelam derman oluyor yaralarımıza. Birazdan azalır umutlarımız. Ne zaman bir ümit çığlığı duysam kafamı önüme eğer sağır taklidi yaparım. Uhud okçularının pişmanlığı kadar pişmanlık, ashab-ı kefin yorgunluğu kadar yorgunluk var üzerimde. Her şeyi bitirmiş tüketmişim sanki. Ne yare bir selam söyleyecek halim ne de bir harfe dokunacak kadar dermanım var.Suratına suratına vurmalı,ritmle vurmalı ama kişisel gelişim için değil piçsel gelişim için. Çocukluğunuzu hatırlayın mesela ama bisiklet alamayan babanızı değil. Deli olun mesela ama akıllı olmak için değil. Faşist olun mesela ama sosyalist olmak için değil.Ayık olun mesela ama patlamak için değil.
İbrahim Kaypakkaya ve Metin Yüksel arasında bir bağ var aslanım. Yaşasın halkların bölünmesi. Halklar kardeş değildir.Felsefe ve Kelâm arasında da bir bağ var. İnsan kanıyla değirmen döndürülen bu dünyada susamak lüks oldu.Ruh hastası değilim ruhum hasta.Dünyanın her şehrinin sokaklarında iyi bildiğim bir hüzün var.Turgut Uyar ;" hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız." demişti. Ne güzel demişti. Sabah namazına kalkmak devrimci bir eylemdir. Hadi gel yanıma anlat her şeyi. Zamandan bahset bana. Her zamankinden daha hızlı geçtiğinden dem vur. İşe yetişmek için alarm kur. Ak düşen saçlarına boya vur. Sebebe sebep,sonuca sonuç.,kahra kahır bul. Polis gelip vursun kafeste kuşunu, sen kızgın yağda acılarını kavur. Dön sonra de ki vel asr innel insane lefi husr.


     

11 Mayıs 2014 Pazar

Sebebi Zayıf

  Şu anda İran'da bir kedi sokakta yürüyor, sağa sola atılmış çöplerin arasından geçiyor. Patilerini dikkatli atıyor yerdeki kola kutularına basmıyor. Büyük bir çöp konteynırının üzerine çıktı şimdi Tahran'ı seyrediyor. Arka iki ayağını kırıp kıvrılıyor oraya büküyor boynunu. Birazdan çöpçüler çöpü almaya geldiklerinde rahatsız edecekler prensesi ama haberdar değilmiş gibi derin bir uykuya dalıyor. Hemen ileride eski bir plakçının önünden bir baba oğul geçiyor; "elimi sakın bırakma oğlum" diyor baba. Uzun gri eskimiş bir paltosu var belli ki yıllardır aynı paltoyu giyiniyor. Oğlunun gözleri dolu ya ağlamış ya da ağlayacak. Kim bilir babası dövdü ya da annesini daha çok seviyor annesiyle bu haftaki son görüşmesi.Hava soğudu.
    Bu paragraf sekizinci sınıf  toplumcu gerçekçi bir  romanın vasat bir gelişme bölümü olabilirdi. "Yağmur çiselerken "diye de ekleyebilirdim. Üç dört karakterle destekleyip piyasada rölantiyi tutturabilirdim.Ama artık eski yağmurlar yok kar da yağmıyor.
   Son iki haftadır sürekli burnum kanıyor. Önemsiz benim için. Kanayan yerlerimizin olması bile güzel aslında yaşadığımı hatırlatıyor çünkü. Annem aradı neden anneler günümü kutlamadın diye. Kapitalizmin oyunu dedim boş işler ana bunlar dedim. Üzüldü. Bir saat sonra tekrar ben aradım gönlünü aldım. Çok tuhaf oldum aslında. İliklerimize kadar işlemiş boşluk. Anılarım şeytanın kesesindeki paralar benziyor, keseyi açtığınızda kurumuş yapraktan başka bir şey bulamıyorsunuz diyor Sartre. Aslında ben de yalnızdım ama bir kente yürüyen ordu gibiydim.

   Geçmişinizi cebinizde saklayamazsınız onu koyacak bir eviniz olmalı oysa gövdemden başka bir şeyim yok benim. Dönüp geriye bakınca hiçbir başarısı olmayan biri olduğumun bilincindeyim. Yenilgilerimin de tecrübe kazandırdığı söylenemez. Yazdığım en içten yazıdır bu. Eveleyip gecelemedim kelime oyunları da yapmadım. Kader bir çizginin üzerinde yürümek ise o çizgi bizim dünyamızda yok.Bir yük trenin altında kalan kuşların gagalarında kalmış benim ömrüm. Bir ezginin ortasındayım şimdi. Bir yangının sonunda. Artık her şeyi tüketmiş gibiyim. Bana verilen sürenin sonuna geldim herhalde. Yarışmacı arkadaşlarım da öldü. Ben de öleyim. Öleyim tekrar dirilmeden. Başka bir dünya da istemiyorum. Tövbe edecek yüzüm de yok.Ne varsa yaşanacak onları da istemiyorum. Benim görmediğim hiçbir yeri de görmek istemiyorum. Suratım dağıldı. Gözlerim şişti.Evet gerçekten de üç günlük dünyanın üçüncü günündeyim. Son saatlerim olsun. Vasiyetim de yok geriye bırakacağım bir şey de yok. Rahatça gömebilirsiniz beni. Arkamdan ağlamayın demiyorum. Bir iki sene sonra zaten her şey düzelecek hayatınızda. Ailem de iki üç yıl sonra kendi hayatlarına devam edecekler.

      Yollarımı gittiğim yollarımı düşünüyorum. Bu ayaklar kaç kilometre yapmıştır acaba. Ölürsem en çok yürümeyi özleyeceğim. Saatlerce hiç durmadan yürüdüğümü bilirim. Geleceğimi görüyorum,şurada şu sokakta işte.Şimdiden biraz daha solgun. Gerçekleşecek de ne olacak sanki? Gerçekleşmeden ne kazanacak? Şu İran'daki kedi..Yürüyor,demin oradaydı şimdi başka bir yerde. Anlayamıyorum bunu. Şimdiyi gelecekten ayıramıyorum artık,ama sürüp gidiyor bu,yavaşça gerçekleştiriyor kendini. Zamanın ta kendisi bu,hem de çırılçıplak zaman.Ağır ağır var oluyor,bekletiyor insanı. Ama ortaya çıktığı zaman canımızı sıkıyor baştan beri orada olduğunu tahmin ediyorsunuz çünkü.Çünkü "kahkahamın düşürdüğü çiçekleri bulamadılar" diyor ismet abi.

    Hayat bir düğündü biz de bir Kamber. Hep bizsiz yaptılar düğünü. Şimdi bize gökyüzünden o düğünü izlemek yaraşır, bulutlardan yapılan parmaklıklar arkasından...

     

3 Mayıs 2014 Cumartesi

Kanal


     Hiç hasmım yok galiba.Bir hasıma nasıl sahip olunur. Hasımlar da duysun, bu adamlar bir Allah'ın selamında bulunur.Durma, sen de git katıl. Sen de hayatını zerrelere bölen kültürlere küllük ol. Sigara ol elleri kan kokan adamların elinde. Okutma kızını, sen de git abone ol o kurak tarlalara. Beslen tabi, sen de ekmeğini ye babaannenin kefen parasından. Soyunu sopunu ayaklarına ip bağlayarak hatırla. Bu psikolojik koğuşlarda gel sen de yat bizimle beraber. Gez Paris sokaklarında, belki Hemingway ile beraber bira içersin saat 10 dan sonra.Bok var çünkü bu dünyada. Gerçekten sadece bok var. Ne kadar ironi varsa yap. Yaşa yaşayabildiğin kadar. Sev sevebildiğin kadar, aşık ol tıksırıncaya kadar, adam öldür,hırsızlık yap, esrar iç.Kokla bütün çiçekleri, her limanda bir kadın sev. Her şeyi görmüş geçirmiş ol. Kanaat önderliği yap sonra. Kitap yaz. Şarkı söyle. Daha yaşanacak ne var deme, erkeksen tayt giy mesela. Al eline spreyi, duvarları boya o gülünç solculuğunla. Camiye gidip cemaatle namaz kıl yirmi yedi kat sevap umuduyla, belki cemaat dağıldıktan sonra yiyeceğin faizi hafifletir.Yirmi dokuz liraya takipçi satın al.Dünyadaki bütün filmleri izle. Kuzey Avrupa'yı gez.
      Gusül al örneğin günahlarından arta kalan toprakla. Sonra adam olmaya çalış. Üryan gelip üryan gitme. En kaliteli takım elbiseleri satın al. Tavaf et kalbini kırdığın kadınların saçlarını.
Ne kadar köpek ve şebek varsa oku onları.
     Yandı bir kere ruhumuz elbet gününde birinde geçer. Allah IP adreslerimizi de biliyor sonuçta.Kahkaha at en korkunç suratlara. Kabul et sana yöneltilen bütün suçlamaları. Satır satır yaz gördüğün bildiğin her şeyi, sakın eksik kalma hiçbir şeyden. Sus, daha fazla sus ki duysunlar seni.            Kimseye de bahsetme bunlardan kardeşim, çünkü sen eşrefi mahlukatsın, sana hata yapma fırsatı verilmiş. Ademe de verilmişti çünkü. Verilmeseydi Rab Adl olmazdı. Hayat hakikat güneşi, ruhumuz hilkat garibesi. Korkma! Yaşamak umrunda olsun. Dizimi dövüyorum kızım olsun diye.Bakma sen bana, huzurun yanında yanan bir ateşim ben.
Laf olsun diye yazdım zaten bunları. Zıvanam kadar da sevemedim ulan insanları..