2 Mart 2014 Pazar

Kale Arkası

  Hiçbir zaman çözemeyeceğiz annemizin düğümlediği poşetleri. Celladımıza gülümserken verdiğimiz pozları profil fotoğrafları yapınca köprüden atıldık mahzenlere.Afiyet olsun diye yemek getiren kuryelere; “gel beraber olsun” diyen adamlardık en nihayetinde.Ne zamana ayak uydurabildik ne de halaya. Ne halay başı olabildik, ne de mapusa duvar.

  Sevdalarımız sevda olmadı, cefalarımız cefa. Tabipler el çekti bizden. Herkesin tanıdık olduğu yerde yabancı olduk. Ayak bastığımız köprü kurudu. Karıncanın karşısındaki mazlum ağustos böceği olduk. Sıra bize gelince mesai bitti. Kaza yaptık hava yastığı açılmadı. Sigara yaktık otobüs geldi. Mahzunnin yıldızı kaydı göremedik. Nuh’un gemisine bilet bulamadık. Karaborsaya düştü umutlarımız. Ensar olduk muhacir bulamadık. Fransa olduk ihtilal oldu. Azınlık olduk ayakkabımızın deliğinden vurdular.
Müslüm Gürses avamın arabeskçisiydi Orhan entellerin.

 Modernizme söven herkesin kravatı neden çok pahalıydı. Hüzün kitaplarına önsöz olmuşuz. Mutluluğa dansöz.”Yalan hiç yıkılmayacakmış gibi görünür” diyor Ataol Behramoğlu.


  Hayat Mardin kapısıydı biz de atlayamadık..